29 Nisan 2012 Pazar

Keçe Çerçeve Magnet (Özge)



Herkese iyi pazarlar,
geçen hafta yaptığım bu çerçeveyi sizlerle paylaşmak istedim.Yanındaki ayçiçeği ile birlikte çok şirin duruyor değil mi:) Ben bu işi yavaş yavaş kıvırmaya başlıyorum galiba:))


28 Nisan 2012 Cumartesi

Ahşap Sehpa Boyama (Özge)

Herkese Merhaba,
Çeyrek asırlık bu sehpanın görüntüsü beni uzun süredir rahatsız ediyordu ben de boyamaya karar verdim.Üzerine de bir resim yapıştırdım (dekupaj demeye bin şahit ister:)). Resim yüzeyin tamamını kaplasaydı daha hoş olurdu ama elimde en uygun bu vardı maalesef, yine de eski halinden eser kalmayışı beni mutlu etti:)


Fotoğraf çekmek son anda aklıma geldi, son ayağı boyamadan çekeyim dedim:)
                                                                 


                                                                    


26 Nisan 2012 Perşembe

Hamamönü (Özge)


Birkaç hafta önce Hamamönü'ne gitmiştim, gerçekten çok güzel olmuş, eski halinden eser yok...
Ankaradaysanız mutlaka gidin gezin derim; küçük, kutu gibi evleriyle, eskinin masumluğunu hatırlatan tavrıyla, otantik lokantalarıyla, leziz yemekleriyle benim çok hoşuma gitti... 









Patatesli Çörek (Özge)


Herkese günaydınlar diliyorum.Sizlerle Sofra dergisinde görüp denediğim bir tarifi paylaşmak istedim.Dokusu muhteşem oldu ama ben bu tip çöreklerin içinde peyniri daha çok sevdiğim için bir dahakini peynirli yapacağım. Bir dahaki olacak mı? Kesinlikle! Harika bir tarif bulanın, yapanın, yayınlayanın ellerine sağlık...
Tarifi değiştirmeden aynen paylaşıyorum. Tam 24 adet çıkıyor...





Malzemeler

1 paket toz maya
3 su bardağı un
Yarım su bardağı süt
Yarım su bardağı sıvıyağ
1 adet yumurta, bir tutam tuz
2-3 çorba kaşığı eritilmiş tereyağı

İçi için:

3 adet haşlanmış patates
10 dal maydanoz
Tuz, 
karabiber

Üzeri için: 

1 adet yumurtanın sarısı

Yapılışı

TOZ maya ve unu bir kaseye alın. Ortasını havuz şeklinde açıp süt, sıvıyağ, yumurta ve tuz ilave edin. Bütün malzemeyi ele yapışmayacak bir hamur elde edene kadar yoğurun. Mayalanmasını beklemeden hamuru önce 3 eşit parçaya ayırın. Daha sonra her bir parçayı da 5'e ayırın. Toplam 15 adet parça elde edin. Her birini merdane ile pasta tabağı büyüklüğünde açın. Her birinin üzerine eritilmiş tereyağı sürün. Bunlardan 5 adedini üstü üste koyduktan sonra en üste de tereyağı sürün. Hamurlar bitene kadar aynı işlemi uygulayın. Bu şekilde elde ettiğiniz 5'er katlı ve tereyağı sürülmüş 3 hamur grubunu, ayrı ayrı tabaklara koyup buzdolabında yarım saat dinlendirin. Diğer tarafta rendelenmiş patates, ince kıyılmış maydanoz, tuz ve karabiberi karıştırıp iç harcı hazırlayın. Buzdolabında dinlendirdiğiniz hamurları çıkarın. Bir parça hamuru unlu zemine koyup merdane ile açın. Daha sonra bıçakla keserek 8 adet üçgen parça elde edin. Hazırladığınız patatesli harçtan alarak üçgenlerin kalın taraflarına koyun. Sigara böreği sarar gibi sarın. Her iki ucundan bükerek ay şekline getirin. Kalan iki parça hamuru da aynı şekilde hazırlayın. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp  yağlanmış tepsiye dizin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında üzerleri pembeleşinceye kadar pişirin.

25 Nisan 2012 Çarşamba

Keçe uğurböceği (Özge)


Yarın işyerindeki panosunu süslemek için annemin bana gece gece alelacele hazırlattığı bu iki şirin şeyi sizlerle paylaşmak istedim:) Sevgiyle kalın...








Keçeden Gözlük Kılıfı (Özge)


İlk defa ihtiyacım doğrultusunda kendime birşey yaptım:)
Gözlük kılıfım çok ağır olduğu için yanımda gözlük taşımak istemiyordum bu yüzden de kendime gözlük kılıfı yaptım.Biraz süslü oldu ama olsun:)









24 Nisan 2012 Salı

Keçe Kalem Kutusu(Özge)


Bu güneşli, güzel sabahtan herkese günaydınnn...Böyle havaları çok özlemişim...Güneş insanda melatonin salgısını arttırıyor galiba:)
Bu keçe kalem kutusunu annemin iş yeri için yapmıştım; yapalı belki 2 hafta oldu ama yayınlama fırsatını yeni bulabildim.

İç huzuru yakaladığınız güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle....







22 Nisan 2012 Pazar

Türk Kahvesi (Özge)


               Herkese Günaydın;
               Bugün sizlerle her içimin ayrı bir şölen havasında geçtiği türk kahvemizin tarihçesini , kendi tecrübelerimi ve uluslararası bir kahve uzmanından öğrendiğim püf noktaları paylaşmak istedim...
Türk kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Telvesi ile ikram edilen tek kahve türüdür.
              1517 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı. İlk olarak Tahtakale'de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.
Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul'a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa'yı oradan da tüm dünyayı sardı.
                Türklerle özdeşleşen kahve, kültürümüze o kadar yerleşmiş ki sabah kahvesinden önce yenilen altlık mahiyetindeki yemeğe "kahve altı" denilmiş. Zamanla kahvaltı olarak söylenilen, günün en önemli yemeğinin adı da buradan gelmekte.
               
                Benim annem kahve yapmayı bilmez (ya da yapmamak için bilmemezlikten gelir:))
Kendimi bildim bileli bizim evde kahveleri ben yaparım hatta gittiğim evlerde de:) Dolayısıyla kahve yapmanın inceliklerini öğrenmek zorunda kaldım bir nevi:)
                Öncelikle kahve buz gibi suyla yapılmalı, buzdolabında soğuttuğunuz suyla yaparsanız kahveniz kesinlikle daha lezzetli olacaktır.İkinci olarak çok kısık ateşte uzun süre pişmeli ve köpüklü olması isteniyorsa ince uzun bir cezvede pişirilmelidir.Yayvan bir cezvede pişirilen kahvenin köpüğü dağılır ve size fincana koyacak köpük kalmaz.Ayrıca, kahve pişirilirken önce su sonra şeker en son da kahve konulmalı ve kesinlikle karıştırılmamalıdır.
                Kahve servis edilirken yanında mutlaka su bulunmalı ve fincanın kulpu ikram ettiğiniz kişinin rahatça kavrayabileceği şekilde konumlandırılmalıdır. Örneğin, kahve ikram ettiğiniz kişinin sağ elini kullandığını düşünürsek, tepsi ile kahveyi sunarken kahvenin kulpu size göre sol tarafta olmalıdır.Son olarak, eğer kahve içildikten sonra fal bakılacaksa kahvenin en azından orta şekerli olmasında fayda var:)
                Ağız tadınızın hiç bozulmaması dileğiyle...
                                     
             




21 Nisan 2012 Cumartesi

Yeşil kumaşlı, kırmızı taşlı kolyem...(Özge)


Herkese Merhabalar;
Bu kırmızı, desenli taşları beğenerek almıştım.
Nerede kullanacağım diye düşünürken böyle bir kolye çıktı ortaya.
Bu da ilk denemelerimden biri umarım beğenirsiniz:)




9 Nisan 2012 Pazartesi

Muhallebili kadayıf tatlısı

Günaydın...

Güne tatlıyla başlıyalım ne dersiniz.Belki bütün haftamız  güzel ve tatlı   geçer.(Benimkide teselli işte) Neyse lafı fazla uzatmadan tatlının yapımına geçelim.
Malzemeler
250 gr kadayıf (1-2 saaat kadar buzlukta bekletip daha sonra elimizle kırıyoruz)
1 bardak şeker
50 gr margarin
4 su bardağı süt
4 bardak nışasta
1 bardak ceviz yada fındık

Yapılışı
Öncelikle 50 gr margarini eritip üzerine kırdığımız kadayıfları koyup kavuruyoruz.(Ben burada çok az yağ kullandım.Arzuya göre fazlalaştırabilirsiniz)
Kavrulan kadayıfları bir kenara alıp soğumaya bırakalım.
Ayrı bir tencerede sütü, şekeri, nışastayı  karıştırarak bişiriyoruz.Biraz soğuyunca borcamın altına kadayıfın yarısını  döşeyip üzerine muhallabiyi döküyoruz.Geri kalan kadayıfıda muhallebinin üstüne koyup üzerine ceviz serpiyoruz...
Afiyet olsun..

6 Nisan 2012 Cuma

Özgece kolyelere devam..

Günaydınnnn
Bugün sizlerle  Özge'nin bana yeni yolladığı bu kolyeyi paylaşmak istiyorum.
Bu kolyeyi yeni yapmış.yayınlamak için bana gönderdiğinde çok beğendim.Sevgili blogcu bir arkadaşımın dediği gibi boynuz kulağı geçmiş galiba..

Hepimize iyi haftasonları..

5 Nisan 2012 Perşembe

Güveçte Alabalık

Herkese merhaba,
işlerimin yoğunluğundan 2 gün ara verdiğim sayfama dün akşam yaptığım bu alabalıkla giriş yapayım dedim.
Yorgun geldiğim bir iş gününün sonunda oğlumun bir kaç gündür istediği bu alabalığı pişirdim.


Allahtan beni fazla oyalamıyan bir yemek oldu.Balıkçıdan temizledip  aldığım bu alabalığı tuzlayıp aralarına defne yaprağı koydum.Yanlarınada soğan ve domates ekleyip fırınra attım...))Pişmesine yakın   biber ve kaşar ekleyip 5 dakika kadar daha pişirdim.
Salatayla servis yapıp afiyetle yedik..


2 Nisan 2012 Pazartesi

Özgece..




Günaydınnnn..
Tam baharın geldiğini sandığımız bu günlerde yine yağmurlu bir sabahla uyanmak pek hoş olmasa gerek.Havadaki kasvet ruhumu sıkıyor olmasına rağmen Özge'nin yaptığı ve yayınlamam için gönderdiği bu kolye içimi açtı.Her zaman yeşille kahverenginin uyumunu sevmişimdir.Araya sarı aparatlarda katınca çok güzel olmuş öyle değilmi?


Teyze yeğen pek merak sardık bu hobilere.Bakalım dahe neler çıkacak...
Hepimize kolay gelsin...